ORUCUN İNSANA KAZANDIRDIKLARI Oruç, insanın Allah’ına itaat ve teslimiyet ile bağlandığı ve bu sayede azim ve iradesinin güçlendiği bir ibadettir. Oruç, Allah’ın ihsan ettiği nimet ve faziletleri tercih ederek bedenî arzuları yenmek ve nefsi baskılara tahammül etmek demektir. Orucun asıl ve esas gayesi de, insanlara nefsi ve bedenî arzularını yendirerek irade ve şahsiyetini güçlendirmek ve böylece ahirette takdir olunan nimetlere onları ulaştırmaktır. Bu hususta Peygamberimiz (SAV) 'Oruçlu iken çirkin konuşmayın! Birisi size sataşırsa, 'Ben oruçluyum' deyin.[Buhari, Savm, 9] Orucun yararları hakkında yapılacak değerlendirmelerde öncelikle bütün ilâhî emir ve yasakların, Allah’ın iradesine mutlak biçimde ve yürekten teslim olanları diğerlerinden ayırt eden bir sınav oluşturma ve kullara kalıcı mutluluğun yollarını açan dünyevî ve uhrevî yararlar sağlama gayesinde birleştiğini dikkate almak gerekir. Her şeyden önce oruç insana kendisinin varlıklar âlemindeki yeri ve beşer özelliği hakkında gerçekçi bir değerlendirme yapma imkânı verir; ona ancak Allah’ın mutlak hükümranlığına gösterdiği teslimiyetle değerli bir varlık sayılabileceği bilincini kazandırır. Diğer taraftan kişinin sahip olduğu ruhî ve bedenî donanımları insana yaraşır bir biçimde dengeli ve verimli kullanabilmesi için aklın ve ruhun bedene ait süflî arzuların güdümünden kurtarılması hayatî bir önem taşır. Zira insanın karşılaştığı maddî ve manevi sıkıntıların çoğu mideye bağlı isteklerin ve cinsel arzuların aşırılığını önleyememekten kaynaklanır. Bu isteklerin dengede tutulabilmesi ve taşkınlık eğilimi gösterdiğinde frenlenebilmesi için bilinçaltının sürekli biçimde denetlenmesi gerekir. Bu ise ancak ciddi bir irade eğitimiyle mümkün olur. Oruç bu eğitimin sıkı bir disiplin içinde yürütülebilmesi için çok uygun bir psikolojik ortam meydana getirir; yanlış istekleri kırar, insanı sahip olduğu bedenî ve ruhî potansiyeli kendisine ve başkalarına yararlı işlerde değerlendirmeye yönlendirir. İnsanın esasen helâl olan fiilleri bile kendi iradesiyle işlemekten vazgeçebildiği bu ortamda zina, hırsızlık, yalan söyleme, gıybet etme gibi haram, kötü, kendisine ve başkalarına zarar veren eylemlerden, kısaca gerek Allah gerekse kul haklarını ihlâl eden davranışlardan geri durması öncelikle gereklidir. Nitekim Resûl-i Ekrem, hakkı verilerek tutulmaya çalışılan orucun mutlaka kişinin davranışlarına olumlu yansımaları olacağına dikkat çekmiştir (TDV İslam Ansiklopedisi, Oruç) (Müsned, V, 363; Buhârî, “Ṣavm”, 2, 10). Oruç, insan sağlığını koruyan en mükemmel bir koruyucu hekimlik görevi yapmaktadır. Peygamberimiz (SAV) “Oruç tutunuz ki, (madden ve mânen) sıhhat bulasınız!” (Heysemî, 203 III, 179) buyurmuştur. Meselâ: öğrenciler, devamlı yedi-sekiz ay ders yaptıktan sonra yaz tatiline girerler. İşçiler ve memurlar da haftanın beş gününde çalışırlar, altıncı ve yedinci günlerinde istirahat ederler. Bütün insanlar, gün boyunca zihni ve fiziki güçlerini harcayarak yorulurlar, fakat uyku onlara ertesi gün için, yepyeni bir güç kazandırır. İşte oruç, on bir ay çalışan midenin, bir ay müddetle dinlenmesini sağlamakta ve dolayısıyla insan vücuduna pek çok tıbbi faydalar kazandırmaktadır, özellikle bazı Avrupa ülkelerinde açlığa yani oruca dayalı tedavi metotları uygulanmaktadır. Derleyen: Sevinç TEPEKAYA/İl Müftü Yardımcısı
GÜNÜN AYETİ
'Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.' (Lokmân Suresi:17)
GÜNÜN HADİSİ
'Oruçlu iken çirkin konuşmayın! Birisi size sataşırsa, 'Ben oruçluyum' deyin.[Buhari, Savm, 9]
GÜNÜN DUASI
“Allah’ım! Kalplerimizi birleştir. Aramızı düzelt ve bizi kurtuluş yollarına ilet. Bizi karanlıklardan aydınlığa çıkar ve büyük günahların açığından da gizlisinden de uzaklaştır. (Ebu Dâvûd, “Salât”, 182 )
ESMAUL-HÜSNA
'En güzel isimler Allah'ındır. O halde, O'na bu güzel isimlerle dua edin...' (A'râf, 7/180) Semî: Sonsuz işiten, her türlü kısıtlamadan yüce olarak gizli açık her şeyi işiten; işitilecek şeyler kendisine gizli kalmayan; dilek, dua ve yakarışları kabul eden demektir. Allah Teâlâ, ister açık, ister gizli bütün sesleri, fısıltıları işitir. Kendisine içinden hamd edenin hamdini işiterek onu mükâfatlandırır. Dua edenlerin dualarını kabul eder. Basîr: Sonsuz görücü; her şeyi gören, bilen; kendisinden hiç bir şey saklanamayan demektir. Allah Teâlâ’nın görmesi de işitmesi ve diğer isim ve sıfatları gibi sonsuzdur. Her hangi bir organ ve vasıta ile değildir. Görme konusu olan her şeyi görür. Açıkta olanları gördüğü gibi gizli olanları da görür. Dışımızı gördüğü gibi içimizi de görür.
BİR SORU BİR CEVAP
Soru: Hastalığa Yakalanma Riski altındakiler Ramazan Orucunu nasıl tutar? Cevap: Ramazan orucunu tutmak, mükellef olan her Müslümanın yerine getirmesi gereken bir farzdır. Mazeretsiz olarak bu orucu terk etmek büyük günahlardandır. Kur’an-ı Kerim’de Ramazan orucunu tutmamayı mubah kılan mazeretlerden biri de hastalıktır. Bakara süresinin 184. ayeti, hastalık halinde orucun ertelenip sağlığa kavuşulan diğer günlerde kaza edilebileceğine izin vermiş, artık hiç güç yetiremez hale gelinir ise tutulamayan oruçların fidyelerinin verilmesi gerektiğini belirtmiştir. İslam âlimleri, tutulması halinde hasta olunması veya hastalığın artması yahut uzaması ihtimali varsa onun da bu kapsama dâhil olduğunu ve bu durumda orucun ertelenebileceğini söylemişlerdir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, III, 404). Dolayısıyla oruç tutması hâlinde hasta olacağı doktor tarafından bildirilen kimse de hasta hükmündedir. Nitekim fakih sahabîlerden Abdullah b. Ömer (r.a.) gerek kendi sağlık gerek bebeğinin sağlığı hususunda endişesi olan hamile kadınların oruç tutmayabileceklerini ifade etmiştir (Muvatta, Sıyam, 52). Buna göre oruç tuttuğu takdirde salgın hastalıklara maruz kalma ihtimalinin yüksek olduğu doktoru tarafından belirtilen kişi, Ramazan orucunu daha sonra tutmak üzere kazaya bırakabilir. Zira Yüce Allah (c.c.) oruç ayetlerinin devamında “Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. ” (Bakara 2/185) buyurmuş, bir başka ayette de kişilerin güçleri nispetinde sorumlu tutulacağını beyan etmiştir (Bakara 2/286).
RAMAZAN MANİSİ
Ramazan’ım merhaba Bizlere verdin safa Rabbimize hamdolsun Her nefeste bin defa
İFTAR VE SAHUR SAATİ
Manisa sahur: 04:39 Manisa iftar; 20:05
İFTAR DUASI VE ANLAMI 'Allahümme leke sumtu ve bike âmentü ve aleyke tevekkeltü ve alâ rızkuke eftartü ve savme'l-Ğadi min şehri Ramazane neveytü, feğfirli mâ kaddemtü ve mâ ahhartü.' 'Allah'ım! Senin rızan için oruç tuttum, sana inandım ve sana güvendim. Senin rızkınla orucumu açtım ve Ramazan ayının yarınki orucuna da niyet ettim. Benim geçmiş ve gelecek günahlarımı bağışla!'
KISSADAN HİSSE
BABALIK HAKKI..! Baba : Evladım seni çok göresim geldi, nerelerdesin? Evlat : Baba çok işim var. — Baba : Evladım seni arıyorum, ama ulaşamıyorum. Evlat : Baba toplantılarım var. —– Baba : Evladım seni bugün yemeğe bekliyoruz. Evlat : Baba arkadaşlarla önceden yaptığımız bir program var. —– Baba : Evladım bir sesini duyayım dedim. Evlat : Babacığım şimdi kapatmak zorundayım, ben seni ararım. —– Baba : Evladım seni ne zaman göreceğiz? Evlat : Baba çok işim var, bir ara uğrarım. —– Baba : Evladım dün gece rüyalarıma girdin, iyi misin? Evlat : İyiyim baba iyiyim. Şimdi araba kullanıyorum, seni sonra ararım. —– Baba : Evladım ne zaman arasam işin var, yoğunsun, seni çok özledim, ne zaman görüşeceğiz? Evlat : OF BABA YAAA!!! Bir zaman sonra evlat babasına telefon eder… Telefonu açan babasının komşusudur. Evlat: Babamla görüşeceğim, çok işim var, gelemeyeceğimi söyleyecektim. Komşu : Babanız dün gece vefat etti, son sözleri de “Evladım şimdi iş toplantısındadır, onu rahatsız etmeyin, beni toprağa siz verin” oldu..!!! Dünyada bizi sevenleri ihmal etmeyelim. Dünyada işini bitirip giden olmamıştır. Öyleyse özellikle cennetin anahtarı olan anne ve babalarımızı ihmal etmeyelim. Hayır dualarını almaya çalışalım.
RAMAZAN SÖZLÜĞÜ
Temcid:Müezzinlerin Recep, Şaban ve Ramazan aylarında sabah ezanından önce okudukları Arapça ilahilere temcid ismi verilmektedir. Temcid okuma geleneği her ne kadar günümüzde devam etmese de eski Ramazanlar’da çok yaygındı ve “sahura kalkmak” yerine “temcide kalkmak” da kullanılırdı. Not: Ramazan Sayfası Manisa İl Müftülüğü’nün katkılarıyla hazırlanmaktadır. Sayfa Sorumlusu: Dr. Ahmet ERDİNÇLİ/ Manisa İl Vaizi, iletişim; 0236 231 17 77