Manisa İl Müftülüğü 2024 Ramazan Sayfası
Manisa İl Müftülüğü 2024 Ramazan Sayfası
Hazırlayan: Muharrem DEMİR / Cezaevi Vaizi
04.04.2024 Perşembe ( 25 Ramazan 1445 )
Günün Ayeti:
“Her canlı ölümü tadacak ve sonunda dönüp huzurumuza geleceksiniz.” (Ankebût, 57)
Günün Hadisi:
“Ben size kabirleri ziyareti yasaklamıştım, artık onları ziyaret edin. Çünkü kabirleri ziyarette tezkire (ölümü hatırlatma ve ibret) vardır.” (Ebû Dâvûd, Cenâiz, 75, 77)
Günün Duası:
“Allah’ım! Bizlerden kimi yaşatırsan onu İslam üzere yaşat ve kimin de ruhunu teslim alırsan onun ruhunu İman üzere teslim al.” (Amin)
Günün Fetvası:
Cenazeye çelenk veya çiçek göndermek dinî açıdan uygun mudur?
Cevap:
Cenaze merasimlerine çelenk veya çiçek gönderilmesinin ya da kabirlere konulmasının ölüye hiçbir faydası yoktur. Öte yandan bu tür harcamalar, yerinde bir harcama olmadığından israftır. Bu itibarla, çelenk için sarf edilecek paranın, sevabı ölenin ruhuna hediye edilmek üzere, hayır kurumlarına veya fakirlere bağışlanması uygun olur
Günün Makalesi:
İslamda Kabir Ziyareti ve Adabı - Muharrem DEMİR / Cezaevi Vaizi
Yeryüzünde izleri neredeyse kaybolmuş olan tevhid inancı, Kur’an’ın nâzil olmasıyla birlikte yeniden yeşermişti. Bu aşamada Peygamber Efendimiz putperestliğin izlerinin tamamen silinmesi için en küçük bir tavize bile müsaade etmemişti. İşte bu endişeyle İslâm’ın ilk yıllarında kabir ziyaretini yasaklamıştı. Tevhid inancının yerleşmeye ve özümsenmeye başlamasıyla birlikte bu yasak ortadan kalkmış oldu.
Efendimiz kabir ziyareti yasağını kaldırmakla kalmamış, “âhireti hatırlatması” ve bir “tezkire” yani ölümü hatırlatıp ibret almaya vesile olan bir öğüt olması gibi gerekçelere dayandırarak ümmetini kabir ziyareti konusunda teşvik etmiştir.
Kabir ziyareti esnasında yapılması gereken ilk iş, ölüleri selâmlayıp tıpkı cenaze namazında dua ederken yapıldığı gibi onlar için Allah’a dua etmektir. Dinen de tavsiye edilen budur. Nitekim Yüce Allah, Merhamet Peygamberi’nden (sav) Bakî’ Mezarlığı’nda yatan mümin kardeşleri için gidip istiğfarda bulunmasını istemiştir. Bu açıdan bakıldığında kabir ziyaretinin, alacağı selâm ve dualarla ölüyü de ilgilendiren bir yönü bulunmaktadır. Ayrıca Merhamet Elçisi’nin kabirde yatanlara hitaben,“Selâm size ey müminler diyarı! Size yarın verileceği vaad olunan şey verilmiştir. Sizler bekletiliyorsunuz. İnşallah biz de size katılacağız. Allah’ım! Bakî’-i Ğarkad’da yatanları bağışla!” buyurması, ölmüş müminler için bir dua olmasının yanında aynı zamanda ölüm gerçeği karşısında Peygamber duyarlılığının ve teslimiyetinin bir ifadesidir.
Bu duyarlılıkla kabirleri ziyaret edenler, ziyaretlerinin daha çok kendilerine fayda sağlayacağını ümit etmelidirler. Kur’an okurken tefekkür etmeli, kabirde yatanlarla ilgili hatıraları anımsadıkları kadar kendi hayatlarına dair gerçekleri de düşünerek ibret almalıdırlar. Kabir ziyaretini bir silkinme, uyanma, farkına varma ve yeniden başlama imkânı olarak görmelidirler.
Kabirler, ziyaretçileri için ölüm hissinin zirve noktasına ulaştığı yerlerdir. Hadislerde Allah’a karşı gerçek anlamda hayâ duymanın gereği olarak da ifade edilen ölümü hatırlamanın yol açacağı pişmanlık hissi, sorumluluk bilincinin gelişmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Bu gerçek göz önüne alındığında kabristanda Kur’an okumanın yanı sıra ölüm duygusu üzerinde yoğunlaşacak bir tefekkürün çok yararlı olacağını söyleyebiliriz.
Dolayısıyla kabir ziyaretinde yokluk acısını tazelemenin ötesinde, âhireti hatırlama, nefis muhasebesi yapma ve kabirdekinin hâlini düşünerek ibret alma gibi bireyin dinî duygu ve yaşantısını olumlu yönde etkileyecek hususlar hedeflenmelidir.
Kabir veya türbeler, insanların ibadet maksadıyla toplanmayı mutat hâle getirdikleri bayram mekânlarına dönüşmemelidir. İslâm’da ibadet amacıyla topluca ziyaret edilecek mekânlar bellidir. Bunlar, Harem bölgesinde hac ibadeti için ziyaret edilmesi dinen meşru kılınan yerlerdir. Tüm Müslümanların gönlünde tartışmasız ayrı bir yeri olan Hz. Peygamber (sav), “Evlerinizi kabirlere çevirmeyin. Kabrimi de ziyaret yeri hâline getirmeyin. Nerede olursanız olun bana salâvat getirin. Çünkü salâvatınız bana mutlaka ulaşır.” buyururken, başta kendininki olmak üzere kabirlerin ibadet ve bayram merkezleri hâline getirilmesini önlemek istiyordu. Sevgili torunu Hz. Hasan da bazı insanların dedesinin kabri başında toplanıp dua ettiklerini görünce bu hadisi hatırlatarak onları engellemiştir.
Hiç şüphesiz ki türbelerin toplumda ziyaret mekânları olarak rağbet görmelerinin sebebi, o türbelerde yatan velilerin şahs-ı mânevîleridir. Türbe civarlarındaki mânevî ortamın kaynağı da budur. Ne var ki özellikle bazı din istismarcılarının da etkisiyle bu mekânlar bâtıl inanç ve hurafelerin yaşatıldığı merkezlere dönüştürülmekte ve böylece asıl fonksiyonlarından uzaklaşmaktadır.
Günümüzde de sıkça rastladığımız üzere çeşitli maksatlarla türbe civarlarında kurban kesilmesi de İslâm’la hiçbir şekilde bağdaşmayan uygulamalardan biridir. Sevgili Peygamberimiz, câhiliye Araplarının, hayır sahibi ölmüşlerinin kabirleri başında kurban kesmelerini eleştirmiş, bu şekilde kurban kesmenin İslâm"da yerinin olmadığını kesin bir dille ifade etmiştir.
Sonuç olarak Sevgili Peygamberimizin (sav) yaptığı gibi kabirde yatanlara selâm vermek, onlar için istiğfarda bulunup dua etmek gerekir. Kabirlere nispetle yerleşim bölgeleriyle daha iç içe bulunan türbeler ziyaret edilirken de aynı duyarlılık gösterilmelidir. Ancak çok değerli şahsiyetleri barındırdıkları için türbeler, sıradan kabirlerden daha farklı bir ortamda ziyaret edilmelidir. Birçok bölgede türbeleri bulunan peygamber veya velî kulların arkalarında bıraktıkları eserler ve örnek hayat hikâyeleri yâd edilmeli, bu örneklikleri özümsenmeye çalışılmalı, gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarma bilinci ve sorumluluğu ile hareket edilmelidir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.