Tarih: 22.03.2024 14:40

Ramazan-12

Facebook Twitter Linked-in

Günün Ayeti:
“Farkında değil misin, Allah göklerde olanı da yerde olanı bilmektedir! Gizli gizli konuşan üç kişi yoktur ki dördüncüleri O olmasın; beş kişi yoktur ki altıncıları O olmasın. Bundan az veya çok olsunlar ve nerede bulunurlarsa bulunsunlar mutlaka Allah onların yanındadır; nihayet kıyamet günü onlara yapıp ettiklerini bildirecektir. Çünkü Allah her şeyi bilmektedir.” (el-Mücâdele 58/7)
Günün Hadisi:
…“Allah, ancak samimiyetle sadece kendisi için ve rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder.” (Nesâî, “Cihâd”, 24) 
Günün Duası:   
“...Allah"ım! Ey Rabbimiz ve her şeyin Rabbi! Beni ve ailemi dünya ve âhirette her an sana ihlâsla bağlı kıl. Ey yücelik ve ikram sahibi!...” (Ebû Dâvûd, “Vitr”, 25) 
Günün Makalesi: 
Riya ve Gösterişten Uzak Olmak / Dr. Said KOBAK / Akhisar İlçe Vaizi
Onurlu ve en güzel surette yaratılan insan (el-İsrâ 17/70; et-Tîn 100/4), kendisinde bulunan nimetleri ve ortaya koyduğu güzel davranışları etrafının beğenisine sunma eğilimindedir. Bu da İslâmî kaynaklarda riya ile ifade edilmektedir. Riya, Allah için yapılması gereken amel ve ibadeti kullardan gelecek dünyevî beklentileri düşünerek yapmadır. Kendini beğenme, insanların kötülemesinden korkma, şan, şöhret ve bir takım menfaatlere ulaşma arzusu insanı riyakârlığa sevkeder. Söz konusu sebepler, kişi tarafından kontrol altına alınamazsa onun söz ve davranışlarında farklılıkların ortaya çıkması kaçınılmazdır (Buhârî, “Îmân”, 24. bk. Hadislerle İslam, 3/596). Buna bağlı olarak sosyal hayatın teminatı olan güven zedelenir.
Riyanın zıddı ise ihlâs ve ihsandır. Yapılan her işte Allah’ın rızasını gözetme, biz O’nu görmesek bile O’nun her an bizi gördüğü (Müslim, “Îmân”, 5), içimizden geçen en gizli hatıratımızı bildiği bilinciyle hareket etmedir. İnsanlara örnek olma, onları hayır hasenata teşvik etme amacıyla bazı ibadetlerin açıktan yapılması güzeldir, fakat riyanın karışma ihtimali bulunduğundan gizli yapılması daha iyidir (el-Bakara 2/271).
Kerîm kitabımız Kur’an’da Allah’a ve âhiret gününe inanmadığı halde malını insanlara gösteriş olsun diye sadaka verenler (el-Bakara 2/264; en-Nisâ 4/38), gösteriş ve şöhret niyetiyle savaşa katılanlar (el-Enfâl 8/47), gösteriş için namaz kılanlardan bahsedilmiş ve onların bu davranışları kınanmıştır (en-Nisâ 4/142; el-Mâûn 107/6). İbadetlerin sadece Allah’a has kılınması emredilmiştir (el-Mü’min 40/14). 
Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hadislerinde ise riya, küçük şirk olarak kabul edilmiş ve o, ümmeti adına bundan kaygılanmıştır. Allah resulü (s.a.s.), kıyamet gününde riyakâr insanlardan dünyada amellerini kimin için yaptılarsa onu arayıp bulmalarının isteneceğini ve onların Allah’ın huzurundan kovulacaklarını haber vermiştir (Müsned, 39/39, 44). Yine hadis-i şeriflerde işlenen bir amelde Allah’tan başkasını ona ortak koşan kişi ve şirkinin reddedileceği belirtilmiştir (İbn Mâce, “Zühd”, 21). İnsanların beğenisi göz önünde bulundurularak yapılan eylemler çok önemli olsa da ahirette bunların karşılığının olmayacağı şehit, zengin ve âlim örnekleri üzerinden anlatılmıştır (Müslim, “İmâre”, 152). 
Gösteriş, ibadete başlama aşamasında olan her çocukta az çok bulunur. Anne baba veya diğer aile büyüklerinin kendilerine vereceği para, alacağı hediye onların ibadet etmesine, camiye gitmesine, Kur’an öğrenmesine vesile olabilir. Ebeveynler çocuklarının güzel hasletleri kazanması için -ibadetlerin Allah rızası gözetilerek yapılması gerektiğini açıklamak kaydıyla- bu durumdan istifade edebilirler. Ayrıca içerisinde bulunduğumuz mübarek ayda tuttuğumuz, oruç, riyanın bulaşmadığı nâdir ibadetlerdendir. Buna bağlı olarak oruç tutanın mükâfatı Allah’a aittir (İbn Mâce, “Sıyâm”, 1). Orucun bu yönünün ibadetlerin ve hayatın geneline yayılması önemlidir. 
İş ve ibadetlerine riya karıştıran kişi, Allah’ın huzurunda başka birisinin beğenisini arzulamanın edebe aykırı olduğunu unutmamalıdır. Gösteriş yaparak ulaşmak istediği makam ve nimetlerin geçiciliğini, ahiret yatırımı için kullanılmazsa kendisine hiçbir fayda sağlamayacağını aklından çıkarmamalıdır. İhlâs ve samimiyetle yapılan küçük fiiller, riya niyetiyle ortaya konulan nice büyük davranıştan kıymetlidir. 
Ne mutlu “Benim namazım, (her türlü) ibadetim, hayatım ve ölümüm, hepsi âlemlerin rabbi olan Allah içindir.” (el-En‘âm 6/162) diyebilenlere.
Günün Fetvası: 
Hisse senetleri için zekât vermek gerekir mi?
Bir şirketin hisse senetlerini satın alan kişi, bu şirketin bina, makine ve demirbaşlarına hissesi oranında ortak olmuş olur. Bu durumda hisse sahibi, şirketin elde edeceği kâr ya da uğrayacağı zarara ortaktır. Şirketin kâr etmesi durumunda hisse sahibine isabet eden kâr payı, tek başına ya da başka birikimlerle birlikte nisap miktarına ulaşır ve üzerinden bir yıl geçerse %2,5 oranında zekâta tâbi olur.
Söz konusu hisselere, elde tutulup kâr payından yararlanmak amacı ile değil de alınıp satılmak amacıyla sahip olunursa, bu hisseler ticaret malı olarak değerlendirilir. Zekâta tabi diğer mallarla birlikte nisap miktarına ulaşırlarsa piyasa değerleri üzerinden ve %2,5 oranında zekâttan verilir (Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî, 2/774,799).

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —