BTP Lideri Hüseyin Baş’tan ekonomi değerlendirmesi…

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş, “Faizi yükselttim, faizi düşürdüm. Merkez Bankası'nın başına bir hanımefendi getirdim, bir beyefendi getirdim... Hiçbir önemi yok. Bu ülkenin sorunu ülkenin kaynaklarının, zenginliklerinin, işgücünün çarçur edilmesidir. Bu düzen değişmediği sürece hiçbir şey düzelmeyecektir” dedi.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş ekonomi üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Muhalif ekonomist olarak bilinen bazı şahısların Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e destek olalım şeklinde yaptığı açıklamalara değinen Hüseyin Baş, “Mehmet Şimşek'e yardımcı olalım, dişimizi sıkalım, kemer sıkalım... O geliyor, kemer sıkacak olan vatandaş, diğeri geliyor, kemer sıkacak olan vatandaş... Yani bu iş vatandaşın kemer sıkmasıyla oluyor olsaydı 30 senede bu ülkenin ekonomisi iyi olurdu” dedi.

“Geleceğimizi satıyoruz”

Sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Geleceğimizi satıyoruz. Çoluğumuz çocuğumuz borçla doğuyor” diyen Hüseyin Baş, “Bu borçları nasıl ödeyeceğiz biliyor musunuz? Çalışacağız, didineceğiz, hak ettiğimizin yarı parasını alacağız... Hayat boyu böyle geldik ya, bundan sonra da böyle olacak. O yarı parasını alacağız, kalan yarısı borçlara yazılacak işte” ifadelerini kullandı.

“Bu ülkenin sorunu kaynakların çarçur edilmesidir”

Merkez Bankası’nın vereceği faiz kararı üzerine de konuşan Hüseyin Baş şu değerlendirmeyi yaptı; “Faizi yükselttim, faizi düşürdüm. Merkez Bankası'nın başına bir hanımefendi getirdim, bir beyefendi getirdim... Hiçbir önemi yok. Bu ülkenin sorunu ülkenin kaynaklarının, zenginliklerinin, işgücünün çarçur edilmesidir. Bu düzen değişmediği sürece hiçbir şey düzelmeyecektir.”

“Aza kanaat etmeyi bir dini ritüelmiş gibi anlattılar”

BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş paylaşımını şu ifadelerle noktaladı; “Sarmalın içinde sürekli olarak ezilen bir Türk vatandaşı…  Her zaman yokluğa itilmiş, açlığa itilmiş, fakirliğe itilmiş, yoksulluğa itilmiş, kırk kanaat geçinmeye itilmiş, aza kanaat etmeyi bir dini ritüelmiş gibi ona baskıyla anlatılmış bir toplum oluşturuyorlar. Bunları bu halde tutmanın en önemli unsuru nedir dersek; bunları eğitimsiz bırakalım, sürekli eğitim sistemini değiştirelim... İşte böyle tutmaya çalışıyorlar”