(MHA) DYP Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlkay Şimşek, "Bir veya bir kaç kişiyi öldürseydi 'Pis katil' diyecekleri bir moronu, onbinlerce masumu öldürttüğü için 'Kurucu Önder' ve 'Barış Elçisi' diye ilan etmeleri, milletin onur ve şerefini ayaklar altına almak demektir" dedi. Doğru Yol Partisi (DYP) Teşkilatlardan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı İlkay Şimşek, terörist, terör örgütü lideri, bölücübaşı, bebek katili nitelemelerinden, kurucu lider ve barış elçisi sürecine gelinmesini sert dille eleştirdi. DYP Genel Başkan Yardımcısı İlkay Şimşek, kamuoyunda tartışılan ve tepkilere neden olan süreçle ilgili şu değerlendirmede bulundu: "Bir annenin kınalı kuzusu, bir babanın umudu, bir kardeşin, bir eşin tutunduğu dal, bir çocuğun kahramanı, babası, babalar, gençler, işçiler, öğrenciler, öğretmenler, mühendisler, köylüler, çobanlar, çocuklar, bebekler, durakta bekleyenler, yavuklusuna kavuşmanın hayaliyle şafak sayan vatan evlatları, kalleş pusularda hiç tanımadığı, bilmediği, görmediği birileri tarafından sebepsiz ve umarsızca katledildi. Nerdeyse tamamı niye hayattan kopartıldıklarını dahi anlayamadan kara toprağa düştü. Onlar siyaset bilmeyen, hesap kitap yapmayan, çoluk çocuğu için helal rızık peşinde, maişet derdinde, sıradan insanlardı. Bu topraklarda sıradan insanlar öldürülünce yer gök inlemediği için sadece istatistiklerde yer buldu. Ateşin düştüğü evlerdeki insanlarımız hariç kimse onlar için çok üzülmedi. Helvalar genellikle yoksul ve sahipsiz evlerde kavruldu. Bayraklar sıvasız evlerin duvarlarına asılınca, sırça köşkler ve lüks rezidanslardakilerin ilgisini de pek çekmedi. Bu zümre o kadar hümanist ve barış insanları ki (!) onların ilgisini kardeşlik, barış ve huzurdan başka hiçbir şey çekmiyor. Bu yüzden masum, sıradan insanları sebepsiz ve umarsızca katledenler zamanla muteber kişiler oldu onlar için. Birkaç kişiyi öldürseydi 'Pis katil' diyecekleri bir moronu, onbinlerce masumu öldürttüğü için önce 'Kurucu Önder', sonra da 'Barış Elçisi' diye ilan etmeleri de sanırım bu yüzden. Ancak bu söylemler ve eylemler milletin onur ve şerefini ayaklar altına almak demektir. Bu ülkeye barışı ve huzuru katil bir ebleh ve etrafındaki goygoycular değil, evlerinde sevdiklerinin ardından helva kavuran, sıvasız evlerine bayrak asan, arı, duru, temiz vicdanlar getirecek. Nasıl mı? Elbette adaleti sağlayarak."